Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe’de düzenlenen “Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Teşkilat Buluşması”nda konuşma yaptı.
TÜGVA’yı “gurur abidesi kuruluş” olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlere bakınca kendi gençliğimi görmenin heyecanını yaşıyorum. Türkiye Gençlik Vakfımız 81 il ve 571 ilçedeki temsilcilikleriyle, 340 bini aşan üye sayısıyla arıca yurtları, kıraathaneleri ve gençlik merkezleri ile ülkemizin gurur abidesi kuruluşlarımızdan biridir. TÜGVA’nın en önemli çalışmalarından biri de yurt dışındaki çalışmalarıdır. Sizlerin sadakati ve samimiyetini gördükçe biz de kendimizi toparlıyor, yükümüzün ağırlığının şuuruna varıyoruz. Sizi bizim iftihar kaynağımız, birilerinin de korkulu rüyası haline getiren işte bu özelliklerinizdir” ifadelerini kullandı.
‘SİYASETİ HAYATIMIZIN HİÇBİR DÖNEMİNDE GENÇLERE KİBİRLE YAKLAŞMADIK’
Seçim sonuçlarına değinen Erdoğan, “Seçimler siyaset tarihimize bir dönüm noktası olarak yazıldı. Siz bize sahip çıktınız, biz de sizin için çalışmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki 5 seneyi aynı zamanda Cumhurbaşkanlığında ustalık dönemi olarak görüyoruz. Bu dönemde hedefimiz Türkiye Yüzyılı’nın inşasıdır. Gençler milletimizin ümididir derken hamaset yapmıyoruz. Sizlere baktığımızda sizlerin pırıl pırıl parıldayan şu gözlerinizde neyi görüyorsak dilimizle de onu ifade ediyoruz. Ne 40 yılı aşan siyasi hayatımız ne de 21 yıllık iktidarlarımız döneminde kibirle, tekebbürle kesinlikle yaklaşmadık. Gençlerimize birilerinin dediği gibi ‘tıpış tıpış gidip şunu yapacaksınız, böyle davranacaksınız’ asla demedik. Bunların tek derdi gayriahlaki yollarla getirildikleri koltuklarını korumaktır. İşte gördünüz, otobüsün üzerinden koltuk atıyor. Öbürü koltuğu bırakmamak için yapmadık iş bırakmıyor. Bizim böyle bir derdimiz elhamdülillah yok” dedi.
‘NEREDE ZULÜM VARSA DURDURMAYA ÇALIŞIYORUZ’
Türkiye’ye komşu bölgelerde çatışmalar olduğunu söyleyen Erdoğan, “Rusya-Ukrayna savaşı 595. gününü geride bıraktı. Neredeyse 600 gündür iki komşumuz arasında çatışmalar sürüyor. Suriye’deki kardeşlerimiz 12 yıldır barışa, huzura, sükunete hasret şekilde, bir kısmı içeride bir kısmı başka ülkelerde hayata tutunmaya çalışıyor. Bir tarafta bölücü terör örgütünün saldırıları diğer tarafta rejimin aralıksız bombardımanı ile milyonlarca mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. Diğer komşumuz Irak, Amerikan işgalinden beri etnik köken ve mezhep temelli gerilimlerden kendini kurtaramadı. Yemen’den Libya’ya birçok kardeş coğrafyada maalesef istikrarsızlık, çatışma gerilim hakim. Türkiye olarak tarihi, beşeri ve coğrafi, dini bağlarımız olduğu topraklardaki hadiselerden doğrudan etkileniyoruz. Nerede zulüm varsa durdurmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
“Kim olursa olsun mazluma sahip çıkmayı, düşenin elinden tutup kaldırmayı, kanın, gözyaşının, katliamların önüne geçmeyi mazlumlara, mağdurlara ve tüm insanlığa karşı öncelikli vazifemiz olarak görüyoruz” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
‘GAZZE’DE OLANLAR İNSAN HAKLARINA AYKIRI, BATI NEREDE?’
“Asırlardır adalet ve hakkaniyetten sapmamış bir millet olarak İsrail-Filistin geriliminde de tavrımız bu yöndedir. 3 gündür gerek bölge gerek dünya liderleriyle görüşüyorum. Düşünün şu an itibariyle Gazze’de su yok, ekmek yok, gıda yok. Bütün bunlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ters. Nerede Batı? Bu noktada aldıkları tedbir var mı? O da yok. Amerika uçak gemisi gönderiyor, ikinci uçak gemisi de geliyor. Bay Amerika, Amerika nire, Akdeniz, İsrail, Filistin nire? Ne işin var senin orada?”
‘TERÖRLE MÜCADELE EDEN SİHA’YI DÜŞÜRECEK KADAR FERASETİ KAYBETTİLER’
“Amerika gibi bir ülkeye barışı tesis mi yakışır yoksa oraya benzinle, körükle gitmek mi yakışır? Amerika’dan beklenen nedir? Türkiye’ye ait Suriye’de bir SİHA’yı terörle mücadele ederken düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. Biz seninle NATO’da beraber değil miyiz? Terörle mücadele eden bu ülkenin SİHA’sını nasıl düşürürsün? Görmedim, bilmedim, farkında değilim. Bunu nasıl söylersin? Bakın biz kriz ilk patlak verdiğinde tüm tarafları itidalle hareket etmeye çağırdık. Telefon diplomasisi ile çatışmalara diyalog yoluyla çözüm bulmaya gayret ettik. Bugüne kadar devlet ve hükümet başkanı seviyesinde 13 liderle telefon görüşmem oldu. Dışişleri Bakanımız bir taraftan, MİT Başkanımız bir taraftan muhataplarıyla irtibata geçerek görüşmelere devam ediyor.”
‘SİVİLLERE YÖNELİK HİÇBİR EYLEMİ TASVİP ETMEDİĞİMİZİ NET ŞEKİLDE İFADE ETTİK’
“Mısır’ın Refah sınır kapısını bombaladılar. Buradan insani yardım gönderme noktasında adım atalım, bunun çalışmasını yapalım dedik. Ama orayı da bombaladılar. Sayın Sisi ile de bu konuyu görüştük. Bugün aynı şekilde Muhammed bin Zayed’le görüştük. Katar Emiri ile görüştük. Atacağımız adımlar var. Bu insanlar susuz, bu insanlar gıdasız. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bunlara yönelik atılması gereken adımları gerektiren görevler var. Ama asla bunların böyle bir derdi yok. Onların yok ama bizim var.
Sivillere yönelik hiçbir eylemi tasvip etmediğimizi açık ve net bir şekilde ifade ettik. Hamaset peşine düşmeden tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdinde olduk. Bugün de aynı yerde duruyoruz. Orantısız şiddetin daha fazla şiddet, acı, yıkıma, istikrarsızlığa sebep olacağını söylüyoruz. Gazze’de yaşananlar tam olarak budur.”
‘BUNUN SAVAŞ HUKUKUNDA YERİ YOK’
“Gazzeli kardeşlerime yönelik katliam derecesine varan saldırıların hiçbir izahı olamaz. 360 kilometrekarelik dar bir alanda yaşayan 2 milyon Gazzeli’nin elektrik, suyunu, akaryakıtı, gıdasını kesmek ne insani, ne vicdani ne de bunun savaş hukukunda yeri vardır.
Sene 1947 ve sene 2023, sürekli olarak İsrail buraları işgal ederek ufacık bir yere Filistin’i mahkum etti. Olması gereken 1967 sınırları içerisinde Filistin’i kavuşturmaktır. Sonucu ne kadar can yakıcı olursa olsun hiçbir eylem böyle bir zulmü haklı kılmaz. Devletler ile örgütleri ayıran en temel özellik uluslararası hukuka ve insani değerlere olan bağlılıktır.”
‘TÜM AKTÖRLERİ GERİLİMİ DÜŞÜRMEK İÇİN ÇABALAMAYA ÇALIŞIYORUZ’
“Örgütlerden farklı olarak devletler savaş hukuku ile insan haklarına riayet etmekle mükelleftir. Bu çizginin giderek kaybolduğunu görüyoruz. İçinde binlerce askerin, uçağın, silahın olduğu uçak gemisini göndererek ne yapmak istiyorsun? Filistin halkına yönelik insani yardımları durdurarak ne yapmak istiyorsun? Gazze’de yaşanan insani trajediye kör ve sağır olarak barışa hizmet edilmeyeceği açıktır. Biz bu çatışmaların, bu saldırıların daha fazla büyümesini ve Allah korusun bölgemize yayılmasını istemiyoruz.
Bölgede söz ve etki sahibi tüm aktörleri körü körüne birilerini desteklemek yerine gerilimi düşürmek için çaba harcamaya çağırıyoruz. Türkiye olarak Gazzeli kardeşlerimize insani yardım malzemesi ulaştırmak için çabalarımızı yoğunlaştırdık. Duygularımızın politikalarımıza tesir etmesine fırsat vermeden inşallah bu krizi hassasiyetle, devletimizin binlerce yıllık tecrübesine yakışır soğukkanlılıkla yöneteceğiz.” (HABER MERKEZİ)