Kimse bir suçlu aramasın.
Kimse bizim çocuklara kızmasın.
Onlar yüreklerini koydular sahaya.
Ellerinden geleni yaptılar.
60 dakika sahanın ve futbolun hakimi onlardı.
Az daha başarıyorlardı.
Ama olmadı.
Futbolda bazen şans da gerekli.
Biz şansızdık, direğe takıldık.
Artık tartışmalı bir penaltımız pozisyonumuz ve kendi kalemize attığımız gol.
Bir de Montella.
Aldığımız maçı verdi.
Skorer oyuncularımızı geç soktu.
Bir takımın başına bundan daha talihsiz ne gelebilir ki.
Oysa öyle güzel başlamıştık maça.
İlk yarıda fırtına gibi esmiştik.
Oyunun kontrolü bizdeydi, topun sahibi bizdik.
Orta sahada ve kanatlarda bizim hakimiyetimiz vardı.
Hollanda bir kez bile kalemize gelememişti.
Bizim 6 şutumuz vardı.
Derinlemesine hızlı çıkışlarımız.
Çıldırtan paslarımız.
Tehlike yaratan kornerlerimiz.
Barış Alper’le ataklarımız.
Ve 35.dakikada gelen o muhteşem golümüz.
Arda’nın adrese teslim o milimetrik asisti ve Samet’in duvar yıkan kafası: 1-0
İlk devrenin tartışmasız galibiydik.
İkinci yarıya da iyi başlamıştık.
Ah o 55. dakika.
Ah o Arda’nın direkte patlayan frikiği.
O bir gol olsaydı, yarıfinal gelmişti.
Olmadı.
Büyük şanssızlıktı.
Ya verilmeyen penaltımız.
65. dakikada Kaan Ayhan’ı biçtiler. Fransız hakem Fransız kaldı pozisyona.
VAR da seyretti.
Biz 2.golü atacağız derken 70’de savunmamızın bir anlık dalgınlığında de Vrij’den beraberlik golünü yedik.
5 dakika sonra da Mert Müldür’ün kendi kalemize attığı golle yenik düştük.
Ama yılmadık.
Neler neler kaçırdık.
Olmadı.
Orada Montella’nın devreye girmesi gerekiyordu.
Girmedi.
Cenk’i, Semih’i oyuna geç aldı.
Sonuçta yenildik.
Ama Hollanda yenmedi bizi.
Şanssızlığımıza ve verilmeyen penaltımıza yenildik.
Sağlık olsun.
Genç, geleceği olan bir jenerasyon yakaladık.
Yeter ki iyi yönetilsin.
Bugün olmadı ama yarın olur.
Olacaktır.
Ama Montella ile değil.
Teşekkürler bizim çocuklar.